16 Kasım 2015 Pazartesi

Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum.”
Sabahattin Ali
yani dönüp dolaşıp hep aynaya bakıyorum hep eksikliklerimi görüyorum tamamlanamayışımı  görüyorum görmek istediklerimi değil kaçtıklarımı görüyorum yüzleşemediklerimi ertelediklerimi ne kadar ertelesem de peşimi bırakmayan anılarımı, hatalarımı,acılarımı, hayal kırıklıklarımı,  aşklarımı, kaçışlarımı görüyorum. Bir gün diyorum yere düşersem kırsam belki kurtulurum diyorum onlar diyor ki yedi yıl uğursuzluk getirir söylesenize  bundan kötü uğursuzluk mu olur ?
Yine de yalnız kalmak sözsüz kalmaktan iyiydi bazen. 
Sessiz geçen günün ardından bir köpeğin havlamasıyla irkilen ben, bir kediyle bir köpeğin dost olabileceğini düşünmezdim. 
Çünkü kediyi ben büyüttüm köpeği sen. 
O yüzden. 
Yalnızlığın sınırlarında bir diş bileyiş! 
Herşey bitmiş ve herkes gitmiş -gibi- bir davranış.
Oysa her şey burada. 
Babamla köfte yediğim lokanta. 
Dans ettiğimiz bar.
Canlı müzik, canlıbalık. 
Bitmiş sigara paketleri, en pahalısı, iki milyon olan. 
Bitmiş sigaralar, mazgallara atılan.
Atacağın bie şeyi içmek. 
Ve nereye attığını bile hatırlamamak.
Bir paketi açmak, bir paketi atmak, anlık hareket! 
Tekel satılmasın, tekel satılmasın demek. 
Paketi açıp, paketi atalım yeter ki Tekel satılmasın. 
Çakmağım yeni paketim yeni. 
Arınmak çok uzak. 
Karar ver. 
Çakmağı çak. 
Konuşma!
Suskun sanıyorlar beni; değilim. 
Anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece. 
Yalnız sanıyor beni; değilim, kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyide kalabalık edemem bundan sonra dünyamda, bu da benim tercihim. 
Güvensiz sanıyorlar beni; değilim. 
Sadece kendi içimde kendime göre bir dengem var, ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim. 
Bu yüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum. 
Anlamakta zorlandığım bir dünyada, anlaşılmayı zaten beklemiyorum. 
Ben böyle iyiyim.